MELEK KAVŞUT'TAN KISA ÖYKÜ: "KARANLIKTAKİ KADIN"


MELEK KAVŞUT
KARANLIKTAKİ KADIN
Fulya, yaşadığı mega kentin gürültüsünden sıkılmış, sakin ve şatafattan uzak bir hayat yaşamak için, küçük ama şirin bir şehre yerleşmişti.
Geride bıraktığı o zengin hayatını özlememiş, bir defa bile dönüp bakmamıştı. Başarılarla dolu yeni hayatında mutluydu .
Yaşadığı ev elli yıllık, beş katlı, eski , kırık dökük bir binaydı. Evi Şehir merkezine yakın bir yerleşim yerinde olduğu halde, mütevazı ve gösterişten uzak sade bir hayat yaşıyordu.
Çocuk bakıcılığı yaparak yaşamını sürdüren Fulya, boş zamanında el sanatları yaparak da kısıtlı bütçesine katkıda bulunuyordu .
Fulya’nın yaşadığı ev çok eski olduğu için elektrik sisteminde arıza olmuş, lambalar çalışmıyordu.
Tamirat bedeli yüksek olduğu için apartman sakinleri ödeme yapmakta zorlanmışlardı. Ev sahibi masraf yapmaktan kaçınmış ve ilgilenmemişti. Fulya’nın üç odalı olan evinde sık sık elektrik kesintisi oluyor, lambalar avizeler uzun süre yanmıyordu.
Elektrik tesisatından kaynaklanan arıza giderilmediği için fulya, gecelerini karanlıkta geçiriyordu. Yalnızca evin koridorunda yanan tek lamba ile idare ediyordu .
Fulya, akşam işten dönünce hemen koridordaki lambayı açar, onun ışığında evin diğer odalarını, mutfağı ve banyoyu az da olsa aydınlatırdı. Bir de emektar radyosunu açıp inceden inceye oyun havaları dinledi mi ondan mutlu kimse olamazdı. Evde tek lamba olması onu üzmüyordu.
Evin diğer odaları pek aydınlanmasa da onun yüreği dev bir ışık topu gibi aydınlıktı.
Fulya işten çıkıp eve geldiği zaman, bütün ev işlerini tek lambadan çıkan ışık ile yapardı. Bu duruma hiç üzülmüyordu, mutluydu . Evinde devamlı müzik dinler, şarkı söylerdi . Anı yaşardı. Elindeki küçük şeylerle mutlu olmak onun hayat felsefesiydi .
Tek lamba ile evi pek aydınlanmayan Fulya, karanlıkta oturup cam kenarına ilişerek empati kurardı. Eskiden annesi, anneannesi ve babaannesi gaz lambasının yaydığı ışıkta işlerini yapıp yaşıyorlardı. Daha kötü durumda olanları düşündü "benim durumum o kadar da kötü değil " deyip kendine moral veriyordu.
Karanlıktaki kadın karanlığa rağmen mutluydu, hep mutlu olacaktı …
Gecenin kapısı yok
Şafak sökmüyor neden
Güneş bir hayli uzak
Ne karanlık geceler
Sokakların dili yok
Karanlığın zifirindeyim
Yüreğim ellerimde
Bu karanlık geceler
Kapım kör pencerem kör
Taşlar dile geliyor
Şafağın gözü bende
Çok karanlık geceler